Artvin’in Hopa ilçesinde doğa mücadelesin sırasında Cankurtaran mevkinde kaybedilen Reşit Kibar‘ın yaşam nöbetine katılan CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, “Sermaye adına devlet denilen ve aslında sermayenin ele geçirdiği bir yapı üzerinden doğaya ve her türlü güzelliğe saldırılıyor. Dünyanın 20. ekonomisine sahip bir ülkeyiz ama bu memlekette 20 milyon insan mutfakta çorba kaynatamıyor. Çünkü bölüşüm ilişkileri dünyanın en bozuk ülkesi konumundayız” dedi.
Artvin’in Borçka ilçesi Cankurtaran’da yaşam alanlarına sahip çıkmak isterken hayatını kaybeden Reşit Kibar için yaşam nöbetinin 3. ayında Hopa’da basın açıklaması yapıldı. Açıklamaya çok sayıda siyasi parti temsilcisi ve Hopalılar katıldı. Basın açıklamasını yapan Neslihan Topaloğlu Gümüşkaya şunları söyledi:
“3 ay önce Cankurtaran’da, maden arama faaliyetlerinin zeminini hazırlamak için Mesire Alanı Projesi adı altında yapılmak istenen doğa katliamına karşı tepki gösteren arkadaşlarımıza ateş açılmış, Reşit Kibar aramızdan alınmış ve iki arkadaşımız yaralanmıştı. Bunun üzerine tetiği çeken Muhammet Ustabaş tutuklanmış, cinayet silahının sahibi ve bu saldırının organizasyonunu hazırlayan Fikret Merttürk serbest bırakılmış, firma sahipleri ve ilişkili kişilerle ilgili hiçbir işlem yapılmamıştır. Bir doğa severin katledilmesinin ardından etkin bir soruşturma yapılması gerekirken, dosyaya gizlilik kararı getirilmiş, doğrudan bilgiye ulaşım engellenmiştir. Yaşananlara tepki gösterenler Mutlu ve Yıllar tutuklanmış, Dursun Ali ifadelerinden dolayı 86 gün Kars Cezaevi’ne sürülerek, hiçbir dayanağı olmadan rehin tutulmuştur. Bu süreçte doğasına sahip çıkanlar çeşitli gerekçelerle düzenli olarak gözaltına alınmış, sindirilmeye çalışılmıştır. Ama nafile, nasıl ki tutuklu arkadaşlarımızı aldık, aynı direnç ve öfkeyle Reşit’in hesabını da soracağız.Biliyoruz ki yargıyı, hak arayan doğa savunucuları, kadınlar, işçiler, öğrenciler, memurlar, aydınlar üzerinde bir sopa olarak kullanan AKP–MHP iktidarının yarattığı çürümüş adalet düzeninin sonucudur içinde bulunduğumuz durum.”
“Sonuna kadar mücadele edeceğiz, asla yılmayacağız”
86 gün cezaevinde kalan Dursun Ali Koyuncu,“Haksız bir şekilde rehin tutuldum. Özgürlüğün verdiği bir mutluluk var ama ülkenin adaleti adına üzüntülüyüm ve ülkenin adaletinin geldiği noktada gerçekten üzgünüm. AKP iktidarı adaleti bir sopa olarak kullanıyor. İnşa ettikleri saraylarda güya adalet dağıttıklarını iddia ediyorlar ama o saraylarda her türlü adaletsizlikleri yapıyorlar” ifadesini kullandı.
Türkiye‘nin her yerinde özgürlük için engel olduğunu belirten CHP Rize milletvekili Tahsin Ocaklı, Bizi bekleyen tehlike şu, bizi doğrudan ilgilendiren yaşam alanlarımızla ilgili ekosistem var ve bunlar yaşamımızı doğrudan etkiliyor. İktidar bunu bilsin, bu yaşam alanlarımızda ekosistemi bozan bu çalışmalarda yaptığınızda bizden fikrimizi alın. Bizim onay vermediğimiz bu yatırımları yapmayın” dedi.
Reşit Kibar’ın yaşam nöbetine katılan CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın ise şunları belirtti:
“Bu ülkede maalesef iyi şeylerle bir araya gelmemiz azalıyor. Genellikle bir direnişte ya da anmada bir araya gelebiliyoruz. Bu düzeni ve bu düzenin bize getirdiklerini yeneceğiz, buna inancımız tam. Anadolu kadim bir uygarlıktır ve dünyada 7 gen merkezi vardır; bu gen merkezinin 3’ü Anadolu’dadır. 13 bin bitki türü var bu memlekette, dolayısıyla biz bir gen merkeziyiz. Ancak bu memlekette uzlaşmaz çelişkilerinin her türlü versiyonuyla karşı karşıyayız.
“Sermayenin ele geçirdiği bir yapı üzerinden doğaya ve her türlü güzelliğe saldırılıyor”
Sermaye adına devlet denilen ve aslında sermayenin ele geçirdiği bir yapı üzerinden doğaya ve her türlü güzelliğe saldırılıyor. Dünyanın 20. ekonomisine sahip bir ülkeyiz ama bu memlekette 20 milyon insan mutfakta çorba kaynatamıyor. Çünkü bölüşüm ilişkileri dünyanın en bozuk ülkesi konumundayız. Özelleştirmeyle satacak bir şey kalmadı memleketimizde ve uzun bir süredir gözleri ormanlarımızda, tarım alanlarımızda, kıyılarımızda, yaylalarımızda ve insanımızda. Ve bunların tamamına bir hukuk düzeni kurdular. ‘Acele kamulaştırma’ gibi bir maden firması ele geçirmişse, acele kamulaştırma diyorlar. Benim elimden doğamı almak için acele ediyorlar ve bana da bunu kamu düzeni olarak sunuyorlar. Şunu biliyoruz ki, evrensel hukuka uygun olmayan bir şey, karşımıza hukuk olarak getirilemez.
“Biz sadece bu ülkenin zenginliklerinin daha fazla yağmalanmasına izin vermeyecek bir topluluğuz”
İmar hakkı devirleriyle, adeta yoksulun elinden son kalanları da toplamayı hak saydılar. Bütün bunların karşısında duran Anadolu’nun onurlu insanları var. Bizim hiçbirimizin villası ya da herhangi bir olanağı yok. Biz sadece bu ülkenin zenginliklerinin daha fazla yağmalanmasına izin vermeyecek bir topluluğuz. Ben bu çerçevede burada toplanan onurlu insanları ve elbette Türkiye’nin dört bir yanında doğasına sahip çıkan tüm dostları saygıyla selamlıyorum.”
Sosyal Medya Hesaplarımız