Günaydın: Bugün 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü. Nüfusumuzun yüzde 26’sı yani 22 milyon yurttaşımız çocuk ve çocuklar âdeta Türkiye‘de bir cehennemi yaşıyorlar.
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın 20 Kasım 2024 Çarşamba günü TBMM Genel Kurulu‘nda yaptığı konuşmada 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’nde Türkiye’deki çocukların durumu hakkında açıklamalarda bulundu.
Doç. Dr. Gökhan Günaydın; “Dünya Çocuk Hakları Günü’nde, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, Niğde Engelsiz Yaşam Bakım ve Rehabilitasyon Merkezinin 101 no.lu evinde tutulan 7 ila 13 yaşları arasındaki çocukların orada nasıl işkenceye tabi tutulduklarını hazırlanan iddianamede gerçekten gözlerim yaşararak okudum. Çocukları merdiven altında özel hazırlanan hapishane gibi odalarda tutmak, yemek vermemek… 7 ila 13 yaşları arasında, içlerinde 9 yaşındaki Mustafa Çelik çocuğumuzun da bulunduğu çocuklar âdeta bir işkencehaneye dönüştürülmüş bu 101 no.lu evde bir çile çekmişler. ” İfadelerini kullandı.
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın 19 Kasım 2024 tarihli TBMM Genel Kurul konuşmasının tam metni:
Bugün 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü. Keşke orta yerde kutlayabileceğimiz bir şey olsaydı ancak Türkiye bebek tecavüzleriyle, çocuk ölümleriyle, cinayetleriyle, fırsat eşitliğine sahip olamayan, genç yaşta çalışmak zorunda kalan, gerekli eğitimi alamayan, suça sürüklenen çocuklarla dolu. Nüfusumuzun yüzde 26’sı yani 22 milyon yurttaşımız çocuk ve çocuklar âdeta Türkiye’de bir cehennemi yaşıyorlar. Burada hepimiz sorumluyuz, burada hepimiz bu sorumluluğu yüreğimizin ta ortasında hissetmek zorundayız. Kendi çocuklarımıza bakarken duyduğumuz vicdanı ve onlara duyduğumuz merhameti dünyadaki bütün çocuklara ve ülkemizdeki bütün çocuklara eksiksiz göstermek zorundayız. Ancak bu elbette bir kişisel tutum değil, bizim burada toplumsal bir tutuma ve buna yönelik gerekli organizasyonları kurmaya, bunun sorumluluğunu yerine getirmeye ihtiyacımız var.
Dünya Çocuk Hakları Günü’nde, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, Niğde Engelsiz Yaşam Bakım ve Rehabilitasyon Merkezinin 101 no.lu evinde tutulan 7 ila 13 yaşları arasındaki çocukların orada nasıl işkenceye tabi tutulduklarını hazırlanan iddianamede gerçekten gözlerim yaşararak okudum. Çocukları merdiven altında özel hazırlanan hapishane gibi odalarda tutmak, yemek vermemek… İddianameyi gerçekten gözlerim yaşararak okudum. 7 ila 13 yaşları arasında, içlerinde 9 yaşındaki Mustafa Çelik çocuğumuzun da bulunduğu çocuklar âdeta bir işkencehaneye dönüştürülmüş bu 101 no.lu evde bir çile çekmişler. Bu çocuklara yemek verilmemiş, bu çocuklara kaba işkence yapılmış, dövülmüş, hakaret edilmiş, bu çocuklara söz dinlemediği gerekçesiyle, merdiven altında hazırlanan karanlık odalarda hapishane hayatı yaşatılmış. Bu çocuklar banyoya kapatılmış, toplu hâlde yıkanmışlar ve açıkça işkence edilmiş ve bu çerçevede hem engelli hem epilepsi olan çocuğumuz Mustafa Çelik 9 yaşında hayatını kaybetmiş.
Bu çocuğumuz 22 Temmuzda hayatını kaybediyor ve epilepsi olarak hayatını kaybettiğine yönelik rapor tutuluyor ancak gerçekten hem Turhan Çömez arkadaşımızın hem gazeteci İsmail Saymaz arkadaşımızın ısrarlı takipleriyle bu, Niğde Valiliğine ulaşıyor. Ben de teşekkür ederim, görevini yaptığı için, bir valiye görevini yaptığı için teşekkür ediyoruz ve burada hızla yapılan bir soruşturma sonrasında tutuklananlar var ve bununla ilgili gerekli önlemler alınmaya çalışılmış. Şimdi, sorun şudur: Acaba bu olay Türkiye’de yalnızca Niğde’de mi oluyor ve biz bu saatlerde Niğde’yi konuşurken aynı anda adı M.Ç. olan çocuğumuz gibi başka çok sayıda çocuğumuz da başka yerlerde benzer işkencelere tabi tutuluyor mu? Olmamasını gönülden isteriz ama olmayacağını garanti etmemiz gerekir.
Bizim sorumluluğumuz böyle bir garantiyi sağlama sorumluluğu. Bu nedenle önerim şudur: Bizim İnsan Hakları Komisyonumuz var Mecliste, onun altında Çocuk Hakları Komisyonumuz çalışıyor, ayrıca, çocuk haklarına yönelik özel yeni bir komisyon kurduk. Bu arkadaşlarımız Türkiye’deki bu tip rehabilitasyon merkezlerine yönelik habersiz denetimlerini yapsınlar ancak milletvekili denetimi kuşkusuz yetmez, Bakanlığın spontane denetimlerini sıklaştırılmasının gereği ortada. Ayrıca, bakıcılar ile çocukları bir yere, bir merkeze terk etmek onlara yönelik gözetim görevimizi yerine getirdiğimiz anlamına gelmez. Acaba gerçekten liyakatli kadrolarla çalışıyor muyuz? Bu bakıcıların psikolojik testleri yapılıyor mu? Gerekli sosyolog ve psikolog desteği buralarda sağlanabiliyor mu?
Yalnızca bunlara yönelik özel bir araştırma mutlaka yapılmalı ve Türkiye’de bir tek çocuğumuzun kendini yalnız ve çaresiz hissetmeyeceği, doğduğuna pişman olmayacağı bir memleketi birlikte inşa etme sorumluluğumuz var. 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’nde çocuklarımızın içinde bulunduğu ve kimisi için açık bir cehennem olan bu koşulları değiştirmek hepimizin ortak görevidir. Türkiye Büyük Millet Meclisini, Bakanlığı, iktidarı ve elbette hepimizi bu görevi eksiksiz yerine getirmeye davet ediyorum.
Çok teşekkür ederim.
Sosyal Medya Hesaplarımız