CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın’ın 7 Aralık 2023 – TBMM Genel Kurulu’ndaki değerlendirmeleri.
Değerli milletvekilleri, güzel bir gün, iyi bir yasama günü diliyorum bütün arkadaşlarıma.
Şimdi, dün itibarıyla PISA skorları açıklandı. Bu, 81 ülkede eğitimin kalitesini ölçen, çocuklarımızın okuma, matematik ve fen bilimleri karşısında ne derece başarılı olduklarını değerlendiren uluslararası bir araştırma. Buna göre, 81 ülkede ve bölgede 15 yaşındaki çocuklarımız arasında yapılan araştırmada bizim çocuklarımız okumada 36’ncı, matematikte 39’uncu, fen bilimlerinde 34’üncü sıradalar ancak. OECD ülkelerinin en gerisindeler ve böyle bir eğitim kalitesiyle Türkiye‘nin kalkınabilmesi, bilime ve AR-GE’ye dayalı bir eğitim sisteminin sonuç verebilmesi mümkün değil. Sadece okumada son birkaç yıl içerisinde 10 puanlık bir gerileme var. Çocuklarımız neyi yapamıyorlar biliyor musunuz? Okuma, okuduğunu anlama, okuduğuna bir başlık koyma, okuduğunun ana fikrini saptama konusunda maalesef başarısız oluyorlar. Şimdi söyleyelim: Burada bizim 15 yaşındaki çocuklarımızın Finlandiya’dan, İsveç’ten, Amerika’dan bir eksiği mi var, yoksa onların büyükleri olarak bizler mi bu eksikleri onlara dayatıyoruz? Son yirmi yılda kimler gelmiş geçmiş burada Millî Eğitim Bakanı? Erkan Mumcu, Hüseyin Çelik, Nimet Çubukçu, Ömer Dinçer, Nabi Avcı, İsmet Yılmaz, Ziya Selçuk, Mahmut Özer, Yusuf Tekin. Ben şimdi soruyorum: Burada aşağı yukarı 10 siyasetçi saydım, bunlar ne yapıyorlar şimdi? Bunların birçoğu siyaseti de bırakmışlar, evinde kendi işleriyle uğraşıyorlar. Peki, bunların birbirini takip eden bir sistem üzerinde çalıştıklarını söyleyebilecek var mı? AKP milletvekilleri bunu söyleyebilirler mi? Gelmişler, kendilerinden önceki sistemin yanlış olduğunu söyleyerek başka bir sistem denemişler, ortaya çıkan büyük bir sistemsizlik olmuş. Biz, çocuklarımızı gerçekten para harcanan, nitelik ve nicelik itibarıyla zaman harcanan eğitim sistemleri içerisinde başarısızlığa mahkûm etmişiz. Buradan, bu Bakanlardan bir öz eleştiri duyan oldu mu? AKP sıralarından bir öz eleştiri duyan oldu mu? “Çocuklarımızı OECD’nin sonuna mahkûm ettik, bundan dolayı üzgünüz.” diyen birisini duydunuz mu? Duymadınız. Öz eleştiri duymadığınız için düzeltilmesine yönelik bir geleceğin de olmadığını görüyoruz. Türkiye’nin en önemli konusudur, eğitim yoksa gelecek yoktur ve maalesef Türkiye’de kalmamış bir eğitimden söz ediyoruz. Ha, tersi iddia edilebilir, buradan nutuklar atılabilir, PISA skorları seni uluslararası alanda ölçüyor, boş lafa karnımız tok; PISA’da öne doğru gittiğin zaman demek ki eğitimde iyi bir şey yapabiliyormuşsun. Finlandiya bütün olumsuzluklarına rağmen yirmi yılda eğitim sistemini dünyanın en önemli sistemleri hâline getirdi. Demek ki mesele yapmaya çalışmak, ona yönelik bir akıl kurabilmek; bizdeki eksiklik de daha doğrusu iktidardaki eksiklik de adını koyalım budur.
İki, sevgili arkadaşlarım, TÜRK-İŞ’in kasım ayı verilerine göre açlık sınırı 14.025 lira, asgari ücret 11.402 lira yani siz bu memlekette çalışanların yarısına, en az yarısına açlık sınırının 3 bin TL altında asgari ücret veriyorsunuz. Kaldı ki DİSK-AR diyor ki, DİSK’in araştırma kuruluşu diyor ki: “Bu memlekette çalışanların yüzde 34’ü asgari ücretin altında maaş alıyor.” Bu da hani 7.500 TL ve altında maaş alan 8 milyon emeklinin varlığını düşündüğümüzde insanların Sefalet Endeksi’ne nasıl mahkûm olduğunu hep beraber gösteriyor.
Arkadaşlar, Meclis torba kanunlarla uğraşıyor. Torba kanunların usulüne ilişkin çok eleştiri yaptık. Ben bugün esasına ilişkin bir eleştiri yapacağım: Getirdikleriniz, geri çektikleriniz, ısrar ettikleriniz, inat ettikleriniz, vazgeçtikleriniz; işte bu AKP karnesidir. Bakın, plan bütçeye bir önerge getirdiniz, dediniz ki: “BDDK’yi İstanbul‘a taşıyoruz. Bunlar 40 bin TL maaş alıyorlar ama İstanbul’da bu 40 bin lirayla geçinemezler, onun için bunlara ayda 45 bin lira tazminat ödeyelim.”
Yani İstanbul’da birinin geçinebilmesi için 85 bin liraya gerek olduğunu siz de biliyorsunuz. Peki, BDDK uzmanı seksen 85 liraya geçinemiyorsa bir asgari ücretli 11 bin liraya İstanbul’da nasıl geçiniyor, bir emekli 7.500 liraya İstanbul’da nasıl geçiniyor? Arkadaşlar, bunları duymak zorundayız. Bunları duymadan siyaset yapmak iş değildir. Bunları duymak ve bunlara çözüm üretmek için bu millet bizi buraya gönderiyor ve bu kavuniçi koltuklara oturtuyor.
Şimdi, ilave bir şey söyleyelim: Asgari ücretin durumu bu. Peki, 5 bin TL’lik bir maaş durumu vardı, değil mi, ikramiye durumu vardı? Çalışan emeklilere çok gördüğünüz bir ikramiye durumu vardı. Buradan kıyasıya eleştirdik, Anayasa Mahkemesine götürdük, Anayasa Mahkemesinin iptalini talep ettik. Niye, bizi dinlemediniz de burada ısrar ettiniz?
“Hayır, gerek yok. Çalışan emekliye gerek yok.” dediniz. Madem öyleydi, neden şimdi geri adım attınız? Çünkü milyonlarca insan, size oy veren emekli de dâhil olmak üzere “Yazıklar olsun! 7.500 lira maaş alıyorum, geçinemediğim için üstüne çalışmak zorunda kalıyorum, bana 5 bin lirayı çok görenler BDDK uzmanlarına ayda 45 bin lira ilave maaş öngörüyorlar.” diyorlar. Tabii, ben yanlış sözcükler kullanmak istemem ama bu “Yazıklar olsun.” lafı milyonlarca emeklinin, çalışanın, asgari ücretlinin lafı olarak bu duvarlara çarpıyor ve yansıyor. Bu sesler duyulmadan siyaset yapmak boş.
Çok teşekkür ederim. Saygılar sunuyorum.
Sosyal Medya Hesaplarımız