CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın 21 Kasım 2024 günü Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda yapmış olduğu konuşmada mecliste yer alan 11 siyasi partinin kayyım uygulamalarının hukuksuzluğunun düzeltilmesine ilişkin kanun teklifi vermesi ile ilgili “Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisimizin demokrasi tarihi adına son derece önemli bir gün. 15 siyasal parti bu Mecliste temsil ediliyor. Bunlardan 6’sının grupları var ama geriye kalan siyasal partiler grupları olmadan milletvekilleriyle temsil ediliyorlar. Büyük bir memnuniyetle ifade etmek isterim ki Cumhur İttifakı’nı oluşturan 4 parti dışında müktesebatları farklı, ideolojileri farklı, dünya görüşleri farklı 11 siyasal parti, hukukun, adaletin ve bu çerçevede mağdur kim olursa olsun, saldırı nereden gelirse gelsin ilkesel bir tutum alma konusunda birleştiler. Bu, gerçekten, Türkiye’de, memleketimizde yurttaşlarımıza demokrasi cephesinde bir araya gelme konusunda çok büyük cesaret veren bir gelişmedir.” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın’ın T.B.M.M. Genel Kurulu’nda yamış olduğu konuşmanın tam metni;
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, evet, bugün Türkiye Büyük Millet Meclisimizin demokrasi tarihi adına son derece önemli bir gün. 15 siyasal parti bu Mecliste temsil ediliyor. Bunlardan 6’sının grupları var ama geriye kalan siyasal partiler grupları olmadan milletvekilleriyle temsil ediliyorlar. Büyük bir memnuniyetle ifade etmek isterim ki Cumhur İttifakı’nı oluşturan 4 parti dışında müktesebatları farklı, ideolojileri farklı, dünya görüşleri farklı 11 siyasal parti, hukukun, adaletin ve bu çerçevede mağdur kim olursa olsun, saldırı nereden gelirse gelsin ilkesel bir tutum alma konusunda birleştiler. Bu, gerçekten, Türkiye’de, memleketimizde yurttaşlarımıza demokrasi cephesinde bir araya gelme konusunda çok büyük cesaret veren bir gelişmedir.
Anayasa’nın 127’nci maddesinin verdiği imkânların uygun kullanılmaması ve bir OHAL KHK’siyle 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 45’inci maddesine eklenen ikinci fıkrasıyla âdeta yerel seçimler hiçe sayılarak idari vesayetin çok dışına çıkılan bir kayyum uygulaması bir sopa gibi belediyelerin üzerinde estirilmektedir.
Bir belediye başkanını görevden alıyorsunuz, örneğin Esenyurt örneğini verelim. Belediye Başkanı görevden alındı, hadi onunla ilgili bir soruşturma, kovuşturma süreci var, hadi onunla ilgili yetkiyi maalesef Anayasa’nın 127’nci maddesinde herhangi bir soruşturma, kovuşturma aşamasının tamamlanmasına ihtiyaç duyulmadan, Danıştay gibi bir yargı organının dâhline ihtiyaç duymadan kullanıyorsunuz. Peki, şu anda orada üzerinde hiçbir soruşturma, kovuşturma olmayan 28 Belediye Meclis üyemiz var bizim, 14 AKP‘nin, 3 MHP’nin var ve siz burada seçilmiş Belediye Meclis üyelerine Belediye Başkan Vekili seçtirmeyip bir Kaymakamı on iki saatte vali yardımcısı yapıp arkasından Belediye Başkan Vekili yapıyorsunuz, üç encümen üyeyi –memur üyeyi- oraya koyuyorsunuz; oh, ne âlâ, bununla belediye yöneteceksiniz. Bunun demokrasiyle, bunun adaletle ve üzülerek söylüyorum, bunun ahlakla da iler tutar bir tarafı yoktur.
Bu çerçevede, mutlulukla ifade ediyorum ki bir kere daha söyleyeyim: Müktesebatları, ideolojileri farklı olmasına rağmen hukukta ilkesel olarak birleşen Cumhuriyet Halk Partisi, DEM Parti, İYİ Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, DEVA Partisi, Demokrat Parti, Türkiye İşçi Partisi, Emek Partisi, Yeniden Refah Partisi genel başkanlarına, grup başkan vekillerine ve milletvekillerine şükranlarımı sunuyorum.
Bu, Türkiye’nin aydınlık bir hukuk devletine doğru yürüyüşünde önemli bir kilometre taşıdır. Cumhur İttifakı’nın bu kanun teklifini -bu kadar büyük bir çoğunlukla verilen kanun teklifini- olumlu değerlendirerek yaptığı yanlışlardan bir an evvel dönmesinin yararlı olacağını düşünüyorum; izleyeceğiz, göreceğiz.
Değerli arkadaşlar, bugün Adalet Bakanının bir açıklaması oldu. Bakın, Adalet Bakanı -Adalet Bakanlığı koltuğunu işgal eden kişi- ne diyor, biliyor musunuz? “Siyaset yapanlar örnek alırsa onların sonu da bu eski Genel Başkan gibi olur.” diyerek Kemal Kılıçdaroğlu’nu işaret ediyor.
Önce soralım: Kemal Kılıçdaroğlu’nun sonu ne olmuş ki? Kemal Kılıçdaroğlu hakkında tek parti devletinizin açtığı bir dava var ve bildiğim kadarıyla, yarın oraya beyan verecek. “Sonu bu olur.” diyerek bir şey mi ifade ediyorsunuz? Bitmiş bir dava mı var? Bu dava sizin aklınızda falan mı bitti? Arkasından da söylüyor ki “Kendi partisinde bile Genel Başkan olamamış ve siyasi hayatının sonuna gelmiş.” Ya, Kemal Kılıçdaroğlu hakkında yorum yapmak, onun üzerinden bize had bildirmeye kalkışmak Adalet Bakanının haddine mi? Bakın, yarın bir dava görülüyor, bu Adalet Bakanı Anayasa’nın 138’inci maddesinden bihaber mi? Anayasa’nın 138’i diyor ki “Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.”
Şimdi, yarın mahkeme var. Bugün Adalet Bakanı “Siyaset yapanlar örnek alırsa onların sonu da bu eski Genel Başkan gibi olur.” diyerek o mahkemeyi yönlendirmiyor mu, o mahkemeye bir tavsiye ve telkinde bulunmuyor mu? Hepimiz hukukçuyuz, Adalet Bakanıdır konuşan, sıradan bir insan değildir. Ve o Adalet Bakanının Bakan Yardımcısı HSK’nin ikinci başkanıdır ve hâkimlerin maalesef, tayinleri, atamaları, yükselmeleri, bu Bakan Yardımcısının da görev yaptığı HSK üzerinden yapılmaktadır. Dolayısıyla herkesi bulunduğu koltuğun farkına varmaya, onun saygınlığını korumaya ve hukuk çerçevesinde davranmaya davet ediyorum. Yarın hepimiz Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanında olacağız. Bakalım, bize had bildirilenlerin had bildirmesine korkacak, bundan çekinecek bir CHP kitlesi var mı, yarın hep beraber göreceğiz.
Çok teşekkür ederim, saygılar sunuyorum.
Sosyal Medya Hesaplarımız