CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, TBMM’de yaptığı basın toplantısında gündemi değerlendirdi ve basın mensuplarının soruları yanıtladı.
‘REZERV ALAN DÜZENLEMESİ HAKKINDA ANAYASA MAHKEMESİNE BAŞVURDUK’
CHP’li Günaydın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Riyad’dan size ekmek çıkmaz, tişörtleri farklı şekilde boyamak size bir şey kazandırmaz” açıklamasına tepki göstererek, şunları dile getirdi:
“Riyad’dan kim ekmek çıkartmaya çalışıyor bilmiyoruz ama Riyad’da büyük bir skandal çıktı ve o skandalı da doğrudan cumhurbaşkanlığı sistemi, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve onun atadığı Türkiye Futbol Federasyonu çıkarttı. Sonra ‘tişörtleri farklı şekilde boyamak’ diyerek neyi kastediyorsunuz? Orada yurttaşlar sahaya üzerinde Atatürk resmi olan tişörtlerle girmek istiyorlar. Yani Erdoğan için üzerinde Atatürk resmi olan bir tişört, sıradan boyanmış bir tişört müdür, sıradan bir siyasal simge midir, yoksa bu ülkenin kurucu liderinin hepimizin saygı göstermesi gereken fotoğrafı mıdır? Türkiye Cumhuriyeti’nin onurunu Riyad’da o sahaya gömdünüz, hiç olmazsa onun utancını yaşayın. Bunun üzerinden kimse ekmek çıkartmaya çalışmıyor ama burada Türkiye’nin onuru ayaklar altına alınmıştır maalesef ve maalesef o utanç -bir kez daha söylüyorum- bu tek adam rejiminin utancıdır. Dolayısıyla bununla yüzleşmek gerekmektedir. Erdoğan’ı buraya davet ederiz.”
‘MURAT KURUM’U İMAR AFFINI İMZALAYAN BİR BAKAN OLARAK HATIRLIYORUZ’
AKP’nin 2,5 ay sonra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayını açıkladığını anımsatan CHP’li Günaydın, şunları dile getirdi:
“Gecikmiş bir açıklama olmasına rağmen kendileri adına hayırlı olsun diyelim. Peki, Murat Kurum adı neden ilan edildi? Açıklamalardan şunu görüyoruz, diyorlar ki: İstanbul’un iki tane büyük sorunu var; birisi kentsel dönüşümdür, birisi de ulaşımdır. O halde Murat Kurum kentsel dönüşüm ve ulaşım sorunlarına ilaç olmak için atanıyor. Eğer hafızamızı bir kuş hafızasına benzetiyorlar ise hep beraber hatırlayalım: 1994 yılında Recep Tayyip Erdoğan İstanbul’a belediye başkanı oldu ve 4 yıl 7 ay süreyle İstanbul’u yönetti. Sonra 21 yıl süreyle de kesintisiz başbakan ve cumhurbaşkanı sıfatıyla memleketi yönetti. Demek ki ‘sevdam İstanbul’ dediği İstanbul’un kaderi en az çeyrek asırdır Recep Tayyip Erdoğan’ın elinde. Peki, bu 25 yıl boyunca İstanbul ulaşımda daha rahat bir noktaya doğru mu evrildi ya da yapı stoğu daha güvenli hale geldi ve daha kırılgan olmaktan vazgeçen, daha korunaklı bir yapı şekline, bir kent şekline İstanbul dönüştü mü? Buraya vereceğimiz yanıtı aslında bizim dilimizle değil, Erdoğan’ın diliyle verelim. Çünkü ‘İstanbul’a biz ihanet ettik, İstanbul’da o dikey yapılaşmaya biz izin verdik’ sözleri Erdoğan’ın sözleridir. Biliyorsunuz, Sultanahmet Meydanı’nın, Sultanahmet Camii’nin silueti bozan 16/9 yapılarına tıraşlama talimatı veren, mülk sahibi tıraşlamayınca da ona küsen bir Erdoğan’dan bahsediyoruz, Türkiye’yi inşaat lobisinin elinde betona gömen bir Erdoğan ekonomisinden söz ediyoruz. Dolayısıyla böyle bir yapının bu kadar kötü karneden sonra İstanbul’u kentsel dönüşüm alanında iyi bir noktaya taşımaktan söz etmesi, adeta trajikomik bir durum ifade etmektedir. Gelelim Murat Kurum’un durumuna; Murat Kurum 2018 ila 2023 yılları arasında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yaptı. Peki Murat Kurum’un bu dönem boyunca İstanbul’a yaptığı tek olumlu faaliyet var mıdır? ‘100 bin konut imal edeceğiz, 1 milyon konut imal edeceğiz’ hamasetleri çerçevesinde geride bırakılan TOKİ mağdurları vardır, 6 Şubat depreminin üzerinden 1 yıl geçmesine rağmen teslim edilebilen konut oranı yüzde 4 bile değildir ve daha dün konteynerlerde yanarak can veren yurttaşlarımızın varlığı hepimizin yüreğini yakmaktadır. Ayrıca Murat Kurum’un 2019 yılında imar affına imza atan bir bakan olarak tarihe geçtiğini hepimiz hatırlıyoruz ve bu imar affı içerisinde yurttaşlarımıza tabut olan maalesef evleri de hatırlıyoruz. Şimdi böyle bir sicilden sonra diyorlar ki: “Biz kentsel dönüşüm alanında İstanbul’u dirençli bir kent haline getireceğiz.” 25 yıldır neden yapmadınız, bu saatten sonra ne yapacaksınız? Soru bu kadar açıktır…”
‘METRO İNŞAATLARININ TAMAMINI DURDURAN SİZ DEĞİL MİYDİNİZ?’
CHP Grup Başkanvekili Günaydın, Kurum’un Ulaştırma ve Altyapı Bakanı ile birlikte fotoğraf verdiğini belirterek, şunları dile getirdi:
“Ulaştırma Bakanı’yla beraber Murat Kurum fotoğraf veriyor; bir haritanın başına geçmişler, adeta İstanbul’un haritaya bakarak sorunlarını çözüyorlar. Peki arkadaşlar, 2017 yılında merkezi hükümet AKP’deyken, İstanbul Büyükşehir Belediyesi de AKP tarafından yönetilmekteyken finansmanını ve yönetimini halledemediğiniz için metro inşaatlarının tamamını durduran ve çürümeye terk eden Mevlüt Uysal yönetiminde sizin belediyemiz değil miydi? Ve şimdi tüm engelleme çabalarınıza rağmen o metroların inşaatı şakır şakır devam ediyor; 4 metro hattı açıldı, seçimden evvel 2 metro hattı daha açılmaya devam edecek. Peki siz ne yaptınız? Sizin bulamadığınız finansmanı biz bulduk, getirttiğimiz finansmanı bankada yandaş firmalarınız eliyle bankada el koydunuz. Bütün bunlara rağmen metro inşaatları durmadı, devam ediyor. Metin Külünk kimin milletvekili? AKP milletvekili değil mi? Twitter’da sohbet odasında diyor ki: “Metrobüslerde 300 metrobüsün kredisinin onaylanmaması, engellenmeye çalışılması doğru bir iş değildir” diyor. Kim engellemiş? AKP iktidarı engellemiş. Peki onlar engelledi diye biz metrobüsleri yenilmekten vazgeçmiş miyiz? Hayır, İstanbul Büyükşehir Belediyesi 300 metrobüsü kendi öz kaynaklarıyla yenilemiş ve metrobüs hattına, filosuna sokmuş. Bir başka örnek daha verelim ulaşım alanından: Adeta 70 yılın kanayan yarası, Adalar’daki fayton sorunu biz çözemedik mi? Sonra oraya bir ulaşım planı yapmadık mı? O ulaşım planı sonrasında elektrikli araçları İstanbul Büyükşehir Belediyesi Adalar’a getirmedi mi? Peki siz ne yaptınız? 15 gün süreyle o elektrikli araçlara ruhsat vermediniz, engellemeye çalıştınız. Tarih bunları unutuyor mu sanıyorsunuz?”
‘BETON EKONOMİSİNE DEVAM ETMEK İSTEYEN BİR YAPI VAR’
AKP iktidarında İstanbul’un bekleyeceği olumlu bir hamle olmadığını kaydeden CHP’li Günaydın, şöyle konuştu:
“Ne vardır onu söyleyelim, kendileri de ifade ediyorlar: Kanal İstanbul’u Erdoğan yapmak istiyor, onun memuru da Murat Kurum. Murat Kurum adeta Kanal İstanbul için yanıyor, tutuşuyor. Peki nedir bu arkadaşlar? Kanal İstanbul’un doğusunda ve batısında yaklaşık 2 milyon kişinin yerleşeceği yeni iki kent kurmaktan bahsediyorlar. Aklı başında herkes İstanbul’un sorunlarını çözmenin, oraya yeni nüfus taşımamakla başlayacağını bilir. Eğer 10 değil 50 tane metro hattı da yapsanız, İstanbul’a yeni nüfus çekmeye yönelik saçma projelerinize devam ettiğiniz sürece İstanbul’un kaotik yapısının çözüme kavuşturulabilmesi mümkün değildir. Demek ki bir tarafta İstanbul’u hem muhafaza eden, hem koruyan, hem geliştiren bir yapı var, diğer tarafta da beton ekonomisine devam etmeye çalışan bir yapı var. Bütün bu hengame içerisinde Murat Kurum’un adaylığını duyurdular. Sayın Ekrem İmamoğlu’nun söylediği gibi, biz İstanbul’da karşımızda kimin olduğunu biliyoruz. Nasıl 2019’da yalnızca Binali Yıldırım yarışmadıysa, birileri siyah çakarlı araçlarıyla İstanbul’a mitil atmaya gelip ertesi gün döndülerse, İçişleri Bakanı İstanbul’un her ilçesinde her gün miting yaptıysa, Cumhurbaşkanı son 10 gün alana inerek doğrudan çalıştıysa; kazanılan seçimi, bizim kazandığımız seçimde “gönül belediyeciliği kazandı” diye gece yarısı afişlerle kenti nasıl donattılarsa, mazbatamızı nasıl vermedilerse, verilmiş mazbatayı nasıl iptal ettilerse, seçimi nasıl iptal ettilerse ve arkasından o seçimi nasıl kaybettilerse, yeni dönemde de benzer bir kader kendilerini beklemektedir. Şüphesiz halkın iradesine hepimiz saygılıyız. İstanbul başına gelenleri ve başına gelenleri kimin getirdiğini bilmektedir, buna göre halkın iradesi tecelli edecektir.”
‘REZERV ALAN DÜZENLEMESİ HAKKINDA ANAYASA MAHKEMESİ’NE BAŞVURDUK’
Kentsel dönüşümün Türkiye için son derece önemli bir konu olduğunu kaydeden CHP’li Günaydın; şöyle devam etti:
“Çünkü ülkenin yerleşim yerlerinin neredeyse yüzde 80’inin deprem riski altında olduğu bir memleketten söz ediyoruz. Burada kentsel dönüşüm çalışmalarının hızlandırılması, yapı stokunun dayanıklılığının arttırılması, kentlerin dirençli hale getirilmesi hayati bir sorumluluktur. Ancak bunu yaparken hem hukuka bağlı kalmak hem vatandaşın mülkiyet hakkına, etkili başvuru hakkına saygılı olmak gerekmektedir. Peki, ne yaptılar değerli arkadaşlar? 9 Kasım 2023 tarihinde 6306 sayılı kanunda bazı değişiklikler yaptılar. Bu değişikliklerle, örneğin mevcut yapılaşmanın bulunduğu alanları rezerv alanı olarak ilan etme yetkisi Cumhurbaşkanlığına tanındı, yani yürütmeye tanındı. Eskiden rezerv alanları boş alanlara, uygun alanlara ilan ediliyordu. Şimdi sizin evinizin bulunduğu alanı rezerv alanı olarak Cumhurbaşkanı bir gece yarısı Resmi Gazete’de ilan edebiliyor. Arkasından size 90 gün içerisinde konutunu tahliye etmenize yönelik bir yazı geliyor, üstelik de o Tebligat Yasasının emredici hükümlerine uyulmadan yapılıyor. Polis zoruyla buralar tahliye edilebiliyor ve bunun plan süreleri, askı süreleri, itiraz süreleri, tümü genel hukuk ilkelerinden ayrıştırılan, yurttaş aleyhine olan bir yapıya dönüştürülüyor. Böylece konut dokunulmazlığı, mülkiyet hakkı, ölçülülük ilkesi, orantılılık ilkesi, etkili başvuru ilkelerinin tamamı ihlal edilmiş oluyor. Arkadaşlar; 9 Kasım 2023 tarihinde yayımlanmış bu yasaya karşı 4 Ocak 2024 tarihinde Cumhuriyet Halk Partisi Anayasa Mahkemesi başvurusunu yapmıştır. Bir kez daha söylüyorum: Biz kentsel dönüşüm çalışmalarının hızlandırılması, konut stokumuzun dayanıklı hale getirilmesi, kentlerimizin dirençli hale getirilmesi için çalışıyoruz. Ancak buralardan birilerinin rant üretmesini istemiyoruz.
‘RANTA DEĞİL, HALKA HİZMET İÇİN KENTSEL DÖNÜŞÜMÜ YÜRÜTÜYORUZ’
Kentsel dönüşüm konusunda İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı çalışmalar hakkında bilgi veren CHP’li Günaydın şunları ifade etti:
“İstanbul’da Şehircilik Daire Başkanlığımız 15 ilçede, 21 proje alanında çalışma üretmiş. Bu alanda bugüne kadar 110 bin bina ziyaret edilmiş, 35 binada tarama yapılmış, yurttaşlara aylık 4500 TL kira desteği verilmiş ve 17 ilçemiz için mahalle bazında Tsunami Risk Analizi ve Eylem Planı hazırlanmış. Peki KİPTAŞ ne yapmış? KİPTAŞ bugüne kadar 7 farklı ilçede, 8 projeyi tamamlamış, halen de 14 farklı ilçede 32 projeyi devam ettiriyor. Bunu yaparken de projelerin yapım süresine göre vade farksız ve sabit taksit olarak vatandaş borçlandırmaktadır; tek yapılarda 18 ay vade farksız, çoklu yapılarda 24 ay vade farksız olarak yurttaş borçlandırmaktadır. Demek ki eğer doğru çalışırsanız, amacınız ranta değil de halka hizmet olur ise her şekilde kentsel dönüşüm çalışmalarını hukuka, mülkiyet hakkına saygılı bir şekilde ve etkili bir şekilde yürütüyorsunuz. Ya değilse? Geniş devlet olanakları elinizde olmasına rağmen maalesef gerinizde sadece mağdurlar bırakıyorsunuz. Bu bağlamda biz kentsel dönüşüme, deprem çalışmalarına tüm büyükşehirlerimizde büyük önem veriyoruz. Hatay’da dün konteynerde yanan ve hayatlarını kaybeden yurttaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum, yakınlarına başsağlığı diliyorum ve Türkiye’nin bundan çok daha iyisine layık olduğunu, bütün bunların kaderimiz olmadığının da altını çizmek istiyorum.”
‘TBMM BAŞKANININ YANITINA GÖRE TAVRIMIZI BELİRLEYECEĞİZ’
CHP’nin olağanüstü toplantı çağrısı konusundaki soru üzerine CHP’li Günaydın; “İç Tüzüğün ilgili hükmü uyarınca 8 parti, 150’ye yakın milletvekilinin imzasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni yarın saat 15:00’te toplanmak üzere olağanüstü toplantıya çağırmıştır. İç Tüzüğün hükmü, Meclis Başkanlığı’nın bu çağrıya 7 gün içerisinde bir yanıt vermesine amirdir. Bugün konuştuğum Meclis Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş, yarın yazılı bir yanıtın tarafımıza iletileceğini söylemiştir. O yanıtı bekleyeceğiz, o yanıta göre Meclis’in toplanıp toplanmayacağını göreceğiz ve biz de kendi tavrımızı belirleyeceğiz” açıklamasında bulundu.
‘KURUM, KANAL İSTANBUL PROJESİNİN MEMURUYDU’
Murat Kurum’un adaylık açıklamasında Kanal İstanbul’dan hiç bahsedilmemesi konusundaki soru üzerine CHP’li Günaydın; şunları ifade etti:
“Kanal İstanbul 2010 yılında mucize proje olarak tanımlanmıştı. 2010 yılından, 2011 yılından bugüne kadar arkadaşlar 12-13 yıl geçti. Bugüne kadar Kanal İstanbul’la ilgili olmayan bir temel atma törenini, Kanal İstanbul gibi gösterme dışında bir adım atılmadı. Bu ancak bizim gibi toplumlara özgü bir göz boyamadır, bir oyalamadır. 12 yıldır hiçbir şey yapmadıkları proje ile Türkiye’yi adeta oyalıyorlar. Peki bu proje nedir? Türkiye’nin İstanbul Boğazı’nın yanına bir yeni boğaz açmak ve bunun etrafına da yeni bir yapılaşma örmektir. Erdoğan’ın büyük projesi buydu ve biraz evvel söylediğim gibi Murat Kurum da bu projenin mimarıydı, memuruydu. Peki, Murat Kurum neden adaylık açıklamasında Kanal İstanbul’dan bahsetmiyor? Bu aslında bir ikraradır. Çünkü Türkiye’nin böylesine büyük sorunları varken ve bu sorunlar içinde büyük finansman ihtiyacı ortadayken, Kanal İstanbul’a gömülebilecek bir para yoktur, Kanal İstanbul’la katledilecek bir doğaya izin verecek İstanbullu yurttaş söz konusu değildir. Ne diyor Erdoğan? “Bu bir devlet projesidir, İstanbul Büyükşehir Belediyesi bunu eleştiremez, karşı çıkamaz.” Yani şunu demek istiyor: Sen 16 milyon İstanbullu tarafından seçilmiş olabilirsin, İstanbul’da ne projenin yapılacağına ben karar veririm ve sen burada sesini bile çıkartamazsın. Bakın Murat Kurum böyle bir belediye başkanı olabilir ama Cumhuriyet Halk Partisi’nin hiçbir belediye başkanı bu niteliksizde olamaz. Çünkü onlar seçilmiş yurttaşlarının, kendilerini seçen yurttaşların iradesini temsil etmektedirler, demokratik katılımcılıkla bu konuda halkın ne düşündüğünü ifade etmektedirler. İstanbul halkının ve hatta Türkiye’deki tüm yurttaşlarımızın Kanal İstanbul gibi bir hayal projesine onay verebilecek güçleri, takatleri kalmamıştır. Çünkü Türkiye Sefalet Endeksinde dünyanın ilk 10’una, gıda enflasyonunda dünyanın ilk 3’üne girmiş bir memlekettir. Bunlarla memleketi oyalamaktan vazgeçin, halkın gerçek sorunlarına dönün. Size Kanal İstanbul’u da yaptırmayacağız, bunu da bir kere daha ifade edeyim. Kim yaptırmayacak? Cumhuriyet Halk Partisi mi? Hayır; halkın iradesi, yurttaşın iradesi senin böyle saçmalıklara girmenize izin vermeyecek.”
‘DEVLETİN İMKANLARI AKP’NİN KAZANMASI İÇİN KULLANILACAK’
Murat Kurum’un adaylığına pek çok bakanın doğrudan destek vermesi konusundaki soru üzerine de CHP’li Günaydın şunları ifade etti:
“Biz; 2019 yılında ne yaşadıysak, 2023 yılının 14 ve 28 Mayıs tarihlerinde ne yaşadıysak, 2024’ün 31 Mart‘ında da aynı şeyi yaşayacağımızı biliyoruz. Türkiye’nin bir yazılı hukuk tüzesi var ama bunun karşısında tek parti rejimi maalesef bütün vahşiliği ile devam ediyor. Bir Adalet Bakanı, bir İçişleri Bakanı, bir Ulaştırma Bakanı, bunların tamamı Türkiye’nin mer’i mevzuatında, seçimlerde tarafsız kalması gereken bakanlardır. Oysa bunlar şimdiden taraflarını belli etmektedirler, taraflarını ilan etmekte bir sakınca görmemektedir. Bu ne anlama gelecek? Devletin uçakları, devletin arabaları, devletin yakıtları, devletin maaşları, devletin personeli, devletin kolluk kuvvetleri, devletin yargı kuvvetleri AKP’nin seçimi kazanması için bir tek parti devletinde görülebilecek ölçüde çalışmaya devam edeceklerdir. Ama şunu söyleyeyim; bu yapı karşısında halkın gücü ve haklılığının gücü vardır. Dolayısıyla tek parti devletinin görünümleri de AKP’nin bu haksız rekabetine karşı durmak konusundaki gücümüzü kıramayacaktır. Buna ilaveten de şunu söyleyelim; tabi yandaş medyanın faaliyetlerini de hep beraber izleyeceğiz. Dezenformasyonda Goebbelsvari taktikler devam ediyor. Cumhuriyet Halk Partisi’nde iç karışıklık yaratmaya yönelik çabaları dikkatle izliyoruz ve bütün bunları adeta bir Türkiye manzarası olarak not ediyoruz. Ama tıpkı Berlin’e Rus tankları yaklaşırken savaşı kaybedeceğinin farkına varmayan Almanların kaderini AKP’nin siyasi profesyonelleri de yaşayacaklardır.”
Sosyal Medya Hesaplarımız